Portföy Çeşitliliği Ustası: 2025’in Kritik Yatırım Stratejileri

Portföy Çeşitliliği Ustası: 2025’in Kritik Yatırım Stratejileri

Türkiye’nin yatırım ortamı, faiz, enflasyon, yabancı sermaye ve piyasa dalgalanmaları arasında dengeleniyor. Bu yılın başlarında Merkez Bankası’nın temkinli politika faizi, yabancı yatırımcıların tahvillere dönmesini sağladı. Bu dönemde yaklaşık 1,9 milyar dolar civarında yabancı sermaye girdisi yaşandı; bu hareket, enflasyonun düşüş eğilimiyle birlikte kısa vadeli görünümde güven tesis ediyor.

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi; teknik açıdan 10.000 puanın üzerindeki konumunu koruyor. Yıllık performanstaki gerilemeyi yüzde -1,6 seviyesinde olsa da, son aylardaki trend pozitif. Endeksin 200 günlük ortalamasını aşması risk iştahını artırıyor. Yine de RSI gibi göstergeler aşırı alım sinyali verdiği için kısa vadeli düzeltme ihtimali büyük önem taşıyor.

Tahvil piyasası yatırımcıların radarında sıcak bir bölge. TLREF bazlı kısa vadeli tahvillerde yüksek reel getiriler gözleniyor. Bu araçlar, yatırımcıya hem stopaj avantajı hem de döviz riskine karşı bir koruma hissi sağlıyor. Bu talebin canlı tutulabilmesi, enflasyonun kalıcı düşüşüyle doğrudan bağlantılı olacak.

Doğrudan yabancı yatırımlar (FDI) cephesinde de dikkat çeken bir yükseliş trendi var. İlk çeyrekte yaklaşık %89 artışla 13 milyar doları aşan rakamlar, uzun vadeli yatırımcı ilgisinin sürdüğünü gösteriyor. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında artan sermaye akışı, portföyü sadece finansal araçlarla değil, reel bazlı varlıklarla da dengelemeyi öneriyor.

Bugünkü yatırım ekosistemi, kısa vadeli tahvil getirileri, teknik olarak güçlü hisse trendleri ve uzun vadeli FDI odaklı yaklaşımı dengeli bir portföy rotası öneriyor. Bireysel yatırımcılar açısından strateji; kısa vadeli, yüksek getiri sağlayan enstrümanlarla orta-uzun vadeli reel yatırımları harmanlayarak bir portföy inşa etmek üzerine kurulmalı.