Türkiye Ekonomisinde Dengeler: Enerjiden Siyasi Risklere, Yabancı Yatırımdan Büyümeye

Türkiye Ekonomisi Bugün: Fırsatlar, Tehlikeler ve Dengeler

Türkiye ekonomisi son dönemde hem enerji dönüşümü hamleleri hem de siyasi riskler ekseninde oynuyor. Temiz enerji kaynaklarının kullanımında yaşanan artış, enerji maliyetlerini düşürme vaadiyle dikkat çekiyor. Güneş ve rüzgâr santralleri, toplam üretimde ilk kez doğal gazı geride bırakırken, nükleer enerji projesi de zaman kazanıyor. Ancak bu hızlı kayma, alt yapı yatırımlarının maliyetine dair şeffaf bir finansman planı olmadan riskli görünüyor .

Enflasyonda yavaşlama sürüyor. Haziran ayında yıllık enflasyon %35'e gerilerken, aylık artış %1,4 ile son aylardaki trendine paralel seyretti. Bu durum, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelede aşırıya kaçmadan politika faizi konusunda temkinli kalacağını gösteriyor . Ancak enflasyon hedefleriyle somut bir eşleşme sağlanması henüz mümkün değil.

Siyasi riskler ekonomik göstergelere doğrudan yansıyor. İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası yaşanan döviz kurundaki şok dalgalanma, borsada ciddi satış baskısı ve yabancı rezervlerden güçlü müdahaleyi tetikledi. Lira 38–40 bandında dalgalanırken, 25 milyar doları aşan rezerv satışıyla dalga bastırılmaya çalışıldı . Bu örnek, siyasi kararların ekonomide ne kadar kırılganlık yaratabileceğinin açık göstergesidir.

Yabancı yatırımcılar borçlanma piyasasında geri dönüyor. 2025 başından bu yana yaklaşık 1,9 milyar dolar seviyesinde yabancı alımlarla özellikle tahvil piyasası hareketleniyor. Ancak hisse senetlerindeki yabancı pay, uzun vadeli çözümler arayan yatırımcılar için düşük kalıyor ve hâlâ %35 seviyelerinde seyrediyor .

Büyüme tarafında ise 2025’in ilk çeyreği için açıklanan %2 büyüme, piyasa beklentilerinin altında kaldı. Katı para politikası ve siyasi belirsizliklerin tüketimi frenlediği görülüyor .